Notların sahibi: Tuğba Soylu
Edebiyat Dergisi Yayınları, Birinci Basım, Şubat 1979, 80 sayfa.
Bağlanma, Nuri Pakdil’in, Fethi Gemuhluoğlu’nu anlattığı 1979 basımlı kitabı. Kitabın içeriğiyle alakalı konuşmalardan sonra sorulan soru şu oluyor genelde: Kitabın yeniden basımı ne zaman olacak?
insan gündemde
syf 17 Büyük bir yalnızlık içindedir çağdaş insan = (çünkü unuttuk sevgiyi = uygulayımbilimin yoğun ağırlığı altında büküldü belimiz + ruhumuzun gereksinimlerini konuşmanın ayıp olduğu bir çağda insanlık idam edildi = yana kaymış gözlerimizle, birbirimizin asılı bedenlerini seyrediyoruz ipte).
Syf 18-19 İstanbul’da da uzun uzun yürürdük : yeryüzünü fethe çıkar gibiydik : ‘Nasıl, bu toprağın altı, bizi, hepimizi birer sorguya çekmiyor?’ derdi, ‘çünkü suçlu bir ulus bu’. Ulusumuzun tarihsel suçundan mutlaka arınacağına inanıyordu : çocuklara derin saygısı buradan geliyordu sanırım : bir ağ örüyordu : emek ipiyle : onur iğnesiyle : tarihsel birikimimizin devinimsel kaynaklarından esinlenerek : bunları bize esinleterek : (‘Yeryüzü diyordu, ‘en çok şimdi gereksinim içindedir bu kaynaklara’).
yoğun buzullar
Syf 23 Bir de şu var: insan, içdünyasını bakımlı tuttuğu oranda algılayabiliyor yaratılışındaki bilgeliği. Bu noktada belirebiliyor insanın sanatçı yanı : gizli yanı. Çok karmaşık bir yapı insanoğlu. Konumuz sürekli insan olunca, ‘bir gizli yanımız’ devinimleşiyor kendiliğinden.
Syf 25 Ankara’da oturduğu yıllarda olsun, İstanbul’a görmeye gittiğimde olsun, birlikte olduğumuz her kezinde, uğrardık kitapçılara: ‘kişi düştüğü yerden kalkar ayağa’ derdi bana, ‘sanatla başladı yurdumuzda yabancılaşma; gene sanatla atılacak yurt dışına’. Eklerdi: ‘sanatla kalkacağız ayağa’.
damar derinlerde
Syf 29 Niçin, yalnızca dar alanlarda başkaldırıp duruyoruz?
Syf 30 ( : Işıklı eski Orta Doğu’yu şimdiki kanlı Orta Doğu’’ya çekiyor, bu kanla o ışığı yeniden yakarak, umutlu bir gelecek koyuyordu önümüze). Çok iyi bilmemizi isterdi Avrupa’yı: ‘ancak’ derdi, ‘böyle ayaklandırılır Afrika’.
Syf 31 (Bir sabahtı, görmeye gitmiştim kaldığı otele, Ulus’a: 1973 sonlarıydı : hemen sormuştu : ‘nası Orta Doğu bugün? = ‘Ahmet nasıl’ der, gibi bir soruştu).
gecenin tanıkları
Syf 35 insanlar tümcelerle yaklaşırlar birbirlerine : sonra uzatırlar ellerini : tutunmak için.
Syf 36 Hep birlikte oluşumuzda bir ‘tutanak’ tutulduğunu, yeryüzünün yeni bir yorumunun yapıldığını anlar gibi oluyordum : ‘kavga’ derdi, ‘daha iyi büyür gecede’ derdi, ‘gece derin. Gece büyük. Doğum olur gecelerde.’
enkazların arasından
Syf 41 Yargılıyız acı çekmeye. Acının her şeye egemen olduğu bir çağda yaşıyoruz : en çok insan öldürülen bir çağ çünkü bu.
karşı-sisyphe yorumlaması
Syf 47 insanlığa girdikçe daha çok tutunabileceğiz birbirimize : bağlanma, insanlığa girmek demektir : insanı savunmak.
kale savunması
Syf 56 İnsan, susturmak zorundadır kendi cadılarını. Vakit doldu : cadı çağının son çanı çaldı + insan kazanmak zorundadır bu cadı savaşını =
emeğin kıvılcımları
Syf 59 (= ‘Emeği’, her şeyin temel ögesi sayışım bundan benim + ‘emeğin’ dışındaki her şey karşıdır insana + olumluluğun özdeşidir emek + emek dışı her şey KÜL)
vicdanımızın işleviyle
Syf 77 toprak da gittikçe ağırlaşıyor, özellikle yirminci yüzyıldaki ‘ekleme’lerle + inanç ölüleriyle + manevi içeriği boşaltılmış insanın üstünde yürümelerle : zorlaştı artık toprağın işi.